içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Yükselen Değerlerden Değerlerimiz...

Sabaha uyandığınız, nefes aldığınız noktada her günün özel olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunu neden söylediğimi birazdan anlayacaksınız.
Dünyanın gözü kulağı gibi hissettiğimiz bir şehirde güne merhaba diyenlerden olduğumuz için biraz şanslı olabilir miyiz?

Herkesin İstanbul'u bir şekilde görme isteği ve İstanbul'da nefes alma hayali olduğunu çoğu kez biliyor, duyuyor hatta tanıklık ediyoruz. Kimler gelmiş ve İstanbul'dan İstanbulum'dan  kimler geçmiş. Öyle değil mi?
Öyle yapılar var ki kimisi tarihten günümüze kalmış ve tarihi eserler, kimisi de tarihe tanıklık ettiğiniz, ettiğimiz özel yapılmış tarihe geçecek yapılar. Yeniler ve en yeniler.
Belki ilgisine göre ilgililerine göre hepsini merak ediyoruz. Ediyoruzdur. 
Yolumuz kesiştiğinde ise yolculuğumuz ve öğrenme isteğimiz hiç bitmiyor. Hele genç arkadaşlarımın sosyal mecraları özelliklede teknolojiyi dijital manada gezelim, görelim ve tanıtım hususunda yararlı kullandıklarında daha da bir etkin ve etkili oluyor. Youtube açısındanda bu böyle. Çoğunu bizlerde takip edip bilgilerimize, görsellerimize katkı sağlıyoruz. O sebeple teşekkürler hepsine. 
Çamlıca Kulesi, İstanbulumun yeni gözdesi gibi. İşte onlardan birinin hikayesi diyorum ve özel bir programa uzanıyoruz şimdi. Üstelikte içerisinde bulunmaktan mutluluk duyduğum bir çalışmayı sizlere aktarmak istiyorum.


Paylaşmak istiyorum. Sabahın gün aydınlığını yakalamak için kısa bir ziyaret İstanbulum'un en uzun kulesi, Çamlıca Kulesinin 38. Katında kontrol merkezinde mini bir toplantı yapmadan önce 360 derece İstanbuluma günaydınlar demeyi, selam vermeyi de ihmal etmiyorum. Önce o kadar yüksekte olduğunuz için uçaktaki gibi hissetmeniz çok normal. Asansörle saniyeler içerisinde vardığım 38.Kat. Biraz yükseklik fobisi olanı düşünemiyorum.
Ama o heyecan anlatılmaz yaşanır. Yükseklere süzülen kuş misali. Hemen soruyorum arkadaşlara nasıl bir duygu her gün İstanbul'a bu şekilde bakmak. 

Burada çalışmak?, nefes almak diye. Son derece hoş bir eda ile hepsi gülümsüyor. Şanslı olduklarını söylüyorlar. Bende onların gerçekten şanslı olduğunu düşünenlerdenim.
İşlerinin büyük bir titizlikle, cesurca hatta yükseklik fobilerini bir çoğunun yenerek çalışması muazzam. Gerçekten orada o hissi yakalamak başkaymış. Deneyimlemek şahane oldu. 


Çamlıca Kulemiz Avrupa'nın en yüksek radyo ve TV (televizyon) kulesi. Aynı zamanda dünyada aynı anda 100 radyo yayınını yapabilen ilk ve tek verici özelliği olan kulesi. Çok önemli. Eski Çamlıca'yı hatırlayan kaç kişiyiz.  O demirden, görüntüsü yığın yığın olan antenler. Antenler Çamlıca tepesini hem kapatıyor hem de çevreye zarar vermiyor muydu? Şimdi tek bir noktada hemde gelişen teknolojinin tüm imkanları ile donatılmış özellikleri ile işlemlerini görüyor. O sebeple günler öncesinde benimde çok eski yıllarda mesleğimin öncüsü olan radyo ile başlamam hasebiyle daha bir heyecan duydum. Çünkü meslek hayatım boyunca yüzlerce özel, önemli programlar sundum ve sunmaya da devam ediyorum. Lakin bazıları hafızalara öyle bir kazınıyor ki. Unutmanız mümkün değil. Bu lansman programının da hepimizin hafızasında önemli yer edeceğine emindim.
O sebeple hazırlıklarıma günler öncesinden istişareler ile başladım. Sunumunu gerçekleştireceğim programın artık dijital tüm yararlarını da öğrendikten sonra işime koyuldum.
Beni bilgilendiren, yardımcı olan ve yaptığı titiz organizasyonlarla adını sıkça duyduğum Emir Grubada, çalışanlarınada ayrıca çok teşekkürler ediyorum. 

 

İşleri, projeleri bitirdikten sonra yazılarla kaydetmek de çok mühim ve önemli. Yazılarda gün gün tarihe not şeklinde geçiyorda ondan. Yazmanın verdiği büyük sorumluluklar içerisinde geçtiğimiz günlerde sunuculuğunu üstlendiğim bu program "Dijital Radyo Yayıncılığı" lansmanı için günler öncesinden çok önemli hazırlıklar yapıldığını biliyor ve bizzat şahit olmuştum.
Çamlıca Kulesinin yoğunluğunu açıldığı günden beri biliyordum üstelik pandemi zamanı bile ziyaretçilerini karşılıyordu ve açık olduğunu biliyordum. Bugüne kadar ziyaretçi sayısı 2.2 milyon.
Tüm yetkililere, T.C.Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımıza, PTT A.Ş'ye, Kule A.Ş'ye ve tüm yöneticilerine tekrar tekrar teşekkürler ediyoruz. Gerçekten "13 Şubat Dünya Radyocular Günü" nde bu lansmanı gerçekleştirmek ayrıcalıklı oldu. Ayrıca yıllarca beraber çalışma fırsatı bulduğum dostları, tanıdıkları yeniden görmenin mutluluğu ise bir başkaydı. 

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu / Gazeteci Aynur Ayaz

 

Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Sayın Abdulkadir Uraloğlu, 13 Şubat Dünya Radyocular Günü’nde "Dijital Radyo Yayıncılığı" Lansman Töreni’nde;
"Türkiye’de ilk defa Dijital Ses Yayını Plus (DAB+) teknolojisine geçiş yaptıklarını ifade ederek, “Dijital Yeni Nesil Radyo yayıncılığıyla yepyeni bir dönemi başlatmanın
gururunu sizlerle paylaşıyoruz.” ifadelerini kullandı. Ve şöyle devam etti;  DAB+’nın, parazitlerden arındırılmış net bir ses deneyimi sunan ve aynı frekansta birden fazla radyo kanalını barındırabilme kapasitesiyle frekans verimliliğini arttıran bir teknoloji. İstanbul’da şu an boş frekans olmadığını söyleyen bakanımız Uraloğlu,
“Artık DAB+ yayınlarına başlamamızla bu durumu ortadan kaldırdık. Bu yeni teknoloji sayesinde gelen taleplere göre 448 yeni frekans sağlayabileceğiz.” ifadelerini kullandı. Kültürel ve sosyal hayatı da derinden etkileyecek bir yenilik olduğunu belirterek, “Ayrıca, metin, görüntü ve canlı trafik bilgileri gibi ek içerikler sunarak, dinleme deneyimini de zenginleştiriyor. Bu sayede, kullanıcılar sadece müzik ve konuşma değil, aynı zamanda faydalı bilgi akışına da erişebiliyor. DAB+'nın en önemli avantajlarından biri de analog sistemlere göre enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik sunması. 16 yayını tek bir frekans ve tek bir vericiyle iletebiliyor ve toplam enerji tüketimi sadece 12,2 kilovat. Analog FM vericiler ise her yayın için ayrı bir frekans ve verici kullanır. 16 yayın için toplam enerji tüketimi 128 kilovattır.” Bu şekilde yüzde 90 oranında enerji tasarrufu sağlarken, karbon emisyonlarını da önemli ölçüde azaltarak çevre dostu bir yayıncılık imkanı sunduğunu açıklayan Sayın Uraloğlu, “Yani, dinleyiciler, zengin içerik alternatifleri ve daha net ses kalitesi ile keyifli bir dinleme deneyimi yaşarken, yayıncılar da kaynaklarını daha verimli kullanabiliyor olacaklar. Bugün biz de DAB+ yayınlarımızı başlatarak Türkiye'nin yayıncılık ve iletişim tarihinde yeni bir dönüm noktasına şahitlik ediyoruz.” dedi.

Devamında ise, Dijital Yeni Nesil Radyoculuğu yalnızca bir radyo yayını teknolojisi olmadığını, radyo yayıncılığının internet ve mobil kablosuz teknolojilerle bütünleşerek, dinleyicilere daha interaktif ve erişilebilir içerikler sunma potansiyeline sahip olduğunu ayrıca, gelişmiş veri hizmetleri ve çok yönlü yayın formatları ile DAB+’nın, gelecekte 
yalnızca müzik ve haber kaynağı değil, aynı zamanda eğlence ve eğitim için de önemli bir araç olabileceğinin altını çizdi. 
Bakan Uraloğlu, bu gelişmelerin dijital yeni nesil radyoculuğu medya dünyasında vazgeçilmez bir oyuncu haline getireceğini de belirterek “Hatta, DAB+ teknolojisi, savunma sanayinde de birçok faydaya imkan sağlamaktadır.
Geniş kapsama alanı, istikrarlı yayın akışı ve yüksek veri iletimi kapasitesi sayesinde pasif radar sistemleri için en uygun teknolojilerden biridir. 
Bu noktada da savunma sanayi paydaşlarımızla ortak çalışmalara başladığımızı belirtmek istiyorum.” diye konuştu.

Şimdiden güzel can İstanbulumuza ve ülkemize tekrar hayırlı ve uğurlu olsun inşallah. 

 

Sevgiler.
Aynur AYAZ 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum